21 Nisan 2012 Cumartesi



Sâdâbâd mı, Sâidabâd mı?


Lûgât-ı Târihiyye ve Coğrafiyye'de şöyle bir kayıt vardır : «Dersaadet'de Kâğıthane mesiresine Sâdâbâd tesmiyesi sahih değildir. Sahihi Saîd Âbâd'tır. Zîra Kâğıthane'yi ve çağlayanları sard-ı esbâk Sait Paşa 1740' 1153 târihinde Fransa'da gördüğü «Versailles» çağlayanlarına taklîden yaptırmış ve onun namına nisbetle şöhret bulmuştu».
Muhakkak ki, böyle «Said-Âbâd» lâfzını ancak bu kayıttan öğreniyoruz. Taa Sultan III. Ahmed zamanında burası «Sâdâbâd» diye anılmakda. Devrin şâiri Nedim de «Sâîdâbâd» demektedir.
28 Çelebi Mehmet Efendi Paris'e sefaretle gönderildiğinde refakatinde bulunan oğlu Said Paşa ile birlikde Versailles'i de görmüşler ve avdetlerinde bunu hikâye etmişlerdir. Her devirde târihimizde gözden kaçmayan gizli kıskançlıklar burasının «Sâîdâbâd» olarak adlandırılmasına mâni. Sonra 1153 târihi de doğru değildir. Başka hiç bir kaynakta da «Sâîd-âbâd» tesmiyesi işitilmemiştir.
*(HER DEVİRDE KAĞITHANE Ord.Prof.Dr. A.Süheyl ÜNVER)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Eski İstanbul Hayatı OSMANLI İmparatorluğunun merkezi  olan İstanbul, tarihi, değerli eserleri ve tabii güz...