21 Nisan 2012 Cumartesi

İMRAHOR/  MİR-İ  AHUR

Öte yandan İstanbul'un fethinden sonra Kağıthane  ,  sarayın ve İstanbul halkının gereksinimi olan sebze ve sütün bir bölümü buradaki ağıl ve bostanlardan sağlanmıştır. Ayrıca   Geniş ve niteliği yüksek çayırları nedeniyle sarayın atları burada otlatılmaya başlanır. Saray ahırlarının ve hayvanlarının sorumlusu "Mir-i Âhur" un makam köşkü Kağıthane'ye kurulur.

Evliya  çelebi  bu  köşkü  şöyle  anlatır “Sonra Mîrâhûr Köşkü Mesiresi: Kâğıthane Nehri kenarında bir çimenlik yerde ahşap yapı süslü bir köşktür. Osmanoğulları padişahlarının atları bu otlakta çayırlar. Istabl emiri bu köşkte otu¬rup padişaha bu köşkte ziyafet verir. İki cevahir takımlı küheylân atlar hediye verir. Diğer musahipleri ve veziriazamı da yelkenduz atlar çeker. O da padişahtan bir samur giyip hisselenir ve on kölesini has hareme rica edip çerâğ eder. Yeryüzünde benzeri olma¬yan büyük çınarlar gölgesinde bir dinlenme yeridir ki Osmanoğulları padişahlarının seçkin ve soylu küheylân, cilfidan, tureyfî, manek, musâfaha, mahmudî ve silâvî (—) sabâ (seher yeli) gibi süratli atlarının otlağı geniş ve yeşillik bir alandır ki burada biten yulaf, tirfil, yonca, ayrık, karafirik ve sarıfirik gibi otlar bir diyarda olmaz. Ancak Erzurum'da Pasin sahralarında, Muş ovalarında, Soğanlı vadilerinde, Bingöl ovalarında, Van'da, Salmas ve Tercan kırlarında ve deşt-i Kıpçak'ta olur. Tâ bu derece Kâğıthane Çayırı dünyaca meşhur çayırdır. Çok zayıf, arık bir at on gün o otlakta yulaf yese mahmudî fili gibi semiz ve iri olur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Eski İstanbul Hayatı OSMANLI İmparatorluğunun merkezi  olan İstanbul, tarihi, değerli eserleri ve tabii güz...