24 Temmuz 2012 Salı

Kağıthane Toprağı

Kağıthanenin diğer bir değeri de toprağıdır. Semavi Eyice “Top dökümü için gerekli kalıp çamurunun en iyi cinsinin buradaki derenin yatağından elde edilenidir” diyor.
resim
Semavi Eyice  “Girit  seferi  sırasında Kağıthane’den   çıkarılan  çamur, gemilerle   oraya  taşınarak  toplar kuşatma  yerinde dökülmüştü. Bu çamurları  alınması  ile   dere  yatağıda  temizlenmiş oluyordu. Sonraları  aynı  iş bölgedeki tuğla  harmanları  ile yapılmıştır.”   demektedir.
 Bu  konu   Evliya Çelebi’de  de  anlatılır: “Top kalıbı yerlerinin anlatılması: Yukarıda yazılan tunç kubbelerinin önünde cehennem çukuru gibi çukurlar içine ağızları yukarıya top kalıplarını korlar. Eğer balyemez top ise her ocağa onar top kalıbı koyup yirmi top eder. 
Eğer kolomborna top ise yirmişer kalıp, eğer şahîler ise yüzer kalıp, eğer içine adam sığar şayka toplar ise beşer yüzer kalıp koyup hepsinin ağızlarını Kâğıthane balçığıyla sıvarlar. Bostanları sulamak için yaptıkları gibi su yolları ederler. 
 
Yolları tunç eriyecek kubbenin yolu ağzında son bulur. Bu gibi tedariklerle hazır ederler. Tunç kubbelerinin dört tarafında dağlar gibi çam ve katran odunları hazırdır. Bir sene önce bu çam odunlarını yüzlerce usta kesip iki ucunu mekik gibi sivri birer kulaç ince odun edip kuruturlar. Daha sonra top dökecekleri günde bütün kalfalar, ustalar, dökü-cübaşı, topçubaşı, vardiyanbaşı, muvakkit eline kum saatini alıp işyeri imamı, müezzinleri, duacıları hepsi toplanıp dua, sena ve Allah Allah sesleriyle iki fırm ateşlenir.” (Yapı Kredi Yayınlan - 1808 Edebiyat – 497  Günümüz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatnamesi: istanbul Evliya Çelebi 1. Cilt - 2. Kitap sayfa  396)
 
Haliç İşi olarak tanınan teknikten yayvan  formlu tabak. 
 
Kağıthane  toprağının  kullanıldığı  alanlardan biri de   seramik  sanayisidir. Bu dönemde  Haliç İşi bir  ekoldür. Bu  isimlendirmenin  sebebi İstanbul’daki çömlekçi atölyelerinden bahseden Evliya Çelebi'nin İstanbul Çini Atölyeleri’nde gördüğü ve bu çinilerle ilgili seyahatnamesine yazdığı şu notlardır; "Kağıthane ve Sarıyer’den getirdikleri çamurlarla maşrapa, guze (kase) ve sürahiler imal ederler ki bunlar kadar güzeli ancak Çin ve İznik çinisinde bulunabilir. Bu çini atölyelerinde öyle ustalar var ki yapmış oldukları kaseler, 40-50 kuruşa satın alınıp, padişaha ve vezirlere armağan olarak götürülebilir". 
 
Bu çinilerin desenleri beyaz zemin üzerine mavi renk küçük çiçekler ve küçük çengel yapraklar, Yaprak desenli bordürler, sitilize bulutlar ve çeşitli hayvan figürleridir. 
 
Abit Yaşaroğlu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Eski İstanbul Hayatı OSMANLI İmparatorluğunun merkezi  olan İstanbul, tarihi, değerli eserleri ve tabii güz...