Fethi Paşa
Lale Devri ve Kağıthane/Sadabat deyince aklımıza gelen ilk isim,
devrin padişahını dahi gölgede bırakan Damad İbrahim paşadır. Oysa Lale
Devrinde yaklaşık 200 köşk ve sarayın bulunduğu Kağıthane’de
onlarca hatta yüzlerce Paşa bulunmuştur. Bunlardan biri de Fethi
Paşa’dır.
Fethi Paşa deyince çoğumuzun aklına Kuzguncuk'taki Ahmet Fethi Paşa Yalısı, yada Üsküdar'daki Fethi Paşa Korusu gelir de Paşa’nın Kağıthane ile olan bağlantıları gelmez. Önce kısaca Paş’yı tanıyalım ; Fethi Ahmet Paşa, 1801’de Rodos’da dünyaya gelir. Yedi yaşına girince bir aile dostu aracılığıyla Enderun’a alınan Fethi Ahmet Enderunlu olarak yüksek rütbelere geliyor.Valilik ve Paris elçiliği yapan Fethi Paşa , 1839’da İngiltere Kraliçesi Victoria’nın taç giyme merasimine de gider.
Çok etkili bir sefir olan Fethi Ahmet Paşa’ya Ünlü besteci Strauss’un yaptığı bir bestesi bile vardır. Paşa’yı tanıyan La Martin onu Batı Kültürü’ne açık,Avrupalıdan farkı olmayan bir Osmanlı subayı olarak tanıtmıştır.
Ticaret Nâzırlığı, Meclisi Vâlâ-Ahkam-ı Adliye Reisliği, Harbiye Nazırlığı ve Tophane Müşirliği de yapan Ahmet Fethi Paşa aynı zamanda , ilçemizde kendisine bir saray yaptırılan II. Mahmud’un kızı Atiye Sultan ile 1840 yılında evlenir ve bu nedenle “Damad” olarak da anılır.Atiye Sultan ile 10 yıl sürmüş evlilikleri.
Çok renkli bir kişilik olan Paşa’nın sanata meraklı Olmasından dolayı , Abdülmecit Dolmabahçe Sarayı'nı inşa ettirirken yaptırdığı yeni sarayın döşenmesi görevini Fethi Paşa’ya verir.
Paşa’nın tarihsel önemi burada bitmez,Tophane müşiri iken, Aya İrini'yi eski silahların kaldırıldığı bir ambar olmaktan çıkarıp çeşitli illerden toplattığı asar-ı atikalarla, yani arkeolojik eserlerle donatarak müzeye dönüştüren Fethi Paşa, Aya İrini'de kurduğu müze ile Türk müzeciliğine, Sultanahmet'te 1847'de başlattığı arkeolojik kazılarla arkeolojiye, Beykoz'daki cam fabrikasını yöneterek çeşm-i bülbül üretimine yaptığı katkılar oldukça önemlidir.
Dolmabahçe Sarayı’nda namaz kılarken ölüyor. 56 yaşında iken ölünce Divanyolu’nda II. Mahmut Türbesi bahçesine gömüldü. Paşa’nın öldüğü gün, yalıdaki kalfalarla hizmetçilerin, gözyaşları içinde, “O gittikten sonra bunları görecek göz kimde var” diyerek yalıdaki en değerli sanat eserlerini, o canım çeşmibülbüllerle bin bir ışıltıyla parıldayan billurları bir bir denize attıkları hikaye edilir.
Abid Yaşaroğlu
abidyasaroglu@buulkegazetesi.com'DAN ALINTIDIR
Fethi Paşa deyince çoğumuzun aklına Kuzguncuk'taki Ahmet Fethi Paşa Yalısı, yada Üsküdar'daki Fethi Paşa Korusu gelir de Paşa’nın Kağıthane ile olan bağlantıları gelmez. Önce kısaca Paş’yı tanıyalım ; Fethi Ahmet Paşa, 1801’de Rodos’da dünyaya gelir. Yedi yaşına girince bir aile dostu aracılığıyla Enderun’a alınan Fethi Ahmet Enderunlu olarak yüksek rütbelere geliyor.Valilik ve Paris elçiliği yapan Fethi Paşa , 1839’da İngiltere Kraliçesi Victoria’nın taç giyme merasimine de gider.
Çok etkili bir sefir olan Fethi Ahmet Paşa’ya Ünlü besteci Strauss’un yaptığı bir bestesi bile vardır. Paşa’yı tanıyan La Martin onu Batı Kültürü’ne açık,Avrupalıdan farkı olmayan bir Osmanlı subayı olarak tanıtmıştır.
Ticaret Nâzırlığı, Meclisi Vâlâ-Ahkam-ı Adliye Reisliği, Harbiye Nazırlığı ve Tophane Müşirliği de yapan Ahmet Fethi Paşa aynı zamanda , ilçemizde kendisine bir saray yaptırılan II. Mahmud’un kızı Atiye Sultan ile 1840 yılında evlenir ve bu nedenle “Damad” olarak da anılır.Atiye Sultan ile 10 yıl sürmüş evlilikleri.
Çok renkli bir kişilik olan Paşa’nın sanata meraklı Olmasından dolayı , Abdülmecit Dolmabahçe Sarayı'nı inşa ettirirken yaptırdığı yeni sarayın döşenmesi görevini Fethi Paşa’ya verir.
Paşa’nın tarihsel önemi burada bitmez,Tophane müşiri iken, Aya İrini'yi eski silahların kaldırıldığı bir ambar olmaktan çıkarıp çeşitli illerden toplattığı asar-ı atikalarla, yani arkeolojik eserlerle donatarak müzeye dönüştüren Fethi Paşa, Aya İrini'de kurduğu müze ile Türk müzeciliğine, Sultanahmet'te 1847'de başlattığı arkeolojik kazılarla arkeolojiye, Beykoz'daki cam fabrikasını yöneterek çeşm-i bülbül üretimine yaptığı katkılar oldukça önemlidir.
Dolmabahçe Sarayı’nda namaz kılarken ölüyor. 56 yaşında iken ölünce Divanyolu’nda II. Mahmut Türbesi bahçesine gömüldü. Paşa’nın öldüğü gün, yalıdaki kalfalarla hizmetçilerin, gözyaşları içinde, “O gittikten sonra bunları görecek göz kimde var” diyerek yalıdaki en değerli sanat eserlerini, o canım çeşmibülbüllerle bin bir ışıltıyla parıldayan billurları bir bir denize attıkları hikaye edilir.
Abid Yaşaroğlu
abidyasaroglu@buulkegazetesi.com'DAN ALINTIDIR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder