24 Temmuz 2012 Salı

Fethi Paşa

Lale Devri ve Kağıthane/Sadabat  deyince  aklımıza gelen ilk  isim, devrin padişahını dahi gölgede bırakan Damad İbrahim paşadır. Oysa Lale  Devrinde yaklaşık   200   köşk ve sarayın bulunduğu Kağıthane’de   onlarca hatta yüzlerce Paşa bulunmuştur. Bunlardan biri de Fethi Paşa’dır.
Fethi Paşa deyince   çoğumuzun aklına  Kuzguncuk'taki Ahmet Fethi Paşa Yalısı, yada Üsküdar'daki Fethi Paşa Korusu  gelir de    Paşa’nın  Kağıthane ile olan bağlantıları gelmez. Önce kısaca Paş’yı  tanıyalım ; Fethi Ahmet Paşa, 1801’de  Rodos’da dünyaya gelir. Yedi yaşına girince bir  aile dostu aracılığıyla Enderun’a alınan Fethi  Ahmet  Enderunlu olarak yüksek rütbelere geliyor.Valilik ve Paris elçiliği yapan Fethi  Paşa , 1839’da İngiltere Kraliçesi Victoria’nın taç giyme merasimine de   gider.
Çok etkili bir sefir olan  Fethi Ahmet Paşa’ya Ünlü besteci Strauss’un yaptığı bir  bestesi bile vardır. Paşa’yı  tanıyan    La Martin  onu Batı Kültürü’ne açık,Avrupalıdan farkı olmayan bir  Osmanlı subayı olarak tanıtmıştır.
Ticaret Nâzırlığı, Meclisi Vâlâ-Ahkam-ı Adliye  Reisliği, Harbiye Nazırlığı ve Tophane Müşirliği de yapan Ahmet Fethi Paşa aynı zamanda , ilçemizde   kendisine  bir saray yaptırılan II. Mahmud’un  kızı Atiye Sultan  ile 1840 yılında evlenir  ve bu nedenle  “Damad” olarak  da anılır.Atiye Sultan ile 10 yıl sürmüş evlilikleri.
Çok renkli bir kişilik  olan  Paşa’nın  sanata meraklı Olmasından  dolayı , Abdülmecit Dolmabahçe Sarayı'nı inşa ettirirken yaptırdığı yeni sarayın döşenmesi görevini Fethi Paşa’ya  verir.
Paşa’nın tarihsel önemi burada bitmez,Tophane müşiri iken, Aya İrini'yi eski silahların kaldırıldığı bir ambar olmaktan çıkarıp çeşitli illerden toplattığı asar-ı atikalarla, yani arkeolojik eserlerle donatarak müzeye dönüştüren  Fethi Paşa, Aya İrini'de kurduğu müze ile Türk müzeciliğine, Sultanahmet'te 1847'de başlattığı arkeolojik kazılarla arkeolojiye, Beykoz'daki cam fabrikasını yöneterek çeşm-i bülbül üretimine yaptığı katkılar oldukça önemlidir.
Dolmabahçe Sarayı’nda namaz kılarken ölüyor. 56 yaşında iken ölünce Divanyolu’nda II. Mahmut Türbesi bahçesine gömüldü.  Paşa’nın öldüğü gün, yalıdaki kalfalarla hizmetçilerin, gözyaşları içinde, “O gittikten sonra bunları görecek göz kimde var” diyerek yalıdaki en değerli sanat eserlerini, o canım çeşmibülbüllerle bin bir ışıltıyla parıldayan billurları bir bir denize attıkları hikaye edilir.
Abid Yaşaroğlu
abidyasaroglu@buulkegazetesi.com'DAN ALINTIDIR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Eski İstanbul Hayatı OSMANLI İmparatorluğunun merkezi  olan İstanbul, tarihi, değerli eserleri ve tabii güz...