Gazetenin, televizyonun ve
fotoğrafın olmadığı devirlerde yaşanan düğün, dernek, kutlama ve sünnet gibi
olaylar günümüze 'Surname' adı verilen minyatürlü şenlik kitapları sayesinde
geldi. Osmanlı Edebiyatı alanında bugün Türk üniversitelerinin 'en kıdemli'
öğretim üyesi olan Prof. Dr. Günay Kut en ünlü 'surname'leri anlatıyor Türk
edebiyatının en canlı ve en ilginç örnekleri olan 'Surname' adını taşıyan
kitaplar, geleneksel değerlerinin yanısıra geçmişi bugüne taşımaları bakımından
da büyük önem taşırlar. 'Sur' Farsça
'düğün', 'náme' de kitap anlamına gelirdi. Padişahların kızlarını
evlendirmeleri veya şehzadelerini sünnet ettirmeleri 'sur' denilen bu büyük
şenliklerle yapılır, şenlikler sırasında günler süren sayısız eğlenceler
düzenlenir ve ziyafetler verilirdi. Şenlikler kimi zaman hükümdarının emriyle
bazen de sanatçılar tarafından gönüllü olarak en ince ayrıntıları bile
kaydedilerek düzyazı veya şiir şeklinde káğıda dökülür, ortaya çıkan bu eser
'surname' adını alırdı. Geçmişin şenlikleri bugüne işte bu surnameler sayesinde
ulaştı.
ÇANAK YAĞMASI
'Sur emini' denilen düğün
sorumlusu herşeyin başında bulunur, hazırlıklar ve iş dağılımı hiçbir şekilde
aksamazdı. Düğün hazırlıkları bir yıl öncesinden başlar, ilk iş olarak mutfak
eşyaları, kap-kacak, çini tabak, bardak, sini, kaşık, kazan gibi malzemeler
satın alınırdı. 16.-18.yüzyıl arasında kullanılan tabaklar İznik'ten
ısmarlanırken 19.yüzyılda yaşanan batı etkisiyle Saksonya çinileri kullanılır
oldu. İstanbul'da yapılan şenlikler genellikle o zamanlarda 'Atmeydanı' denilen
şimdiğin Sultanahmet Meydanı'nda ve bugün Türk ve İslam Eserleri Müzesi olarak
kullanılan İbrahim Paşa Sarayı'nın önünde yapılırdı. Kutlamaların ve düğün alaylarının Kağıthane, Dolmabahçe
ve Okmeydanı'nda düzenlendiği de olurdu. 1675 tarihinde yapılan sünnet ve düğün
şenlikleri ise Edirne'de yapıldı.Surnamelerde şenlikler ayrıntılarıyla
anlatılırdı. Eğlenceler, fişek gösterileri, hediyelerin nitelikleriyle
özellikleri ve kimler tarafından verildikleri ve yabancı misafirler gibi
detayların bugün bütün yönleriyle bilinmesi, bu eserler sayesindedir.Halk için
verilen ziyafete 'çanak yağması' veya 'umum ziyafeti' denirdi. Meydana dizilen
çanaklarda geleneksel yemekler yani pilav, et ve zerde ikram edilir, kadın-
erkek, genç-yaşlı binlerce kişi çanaklardaki yemekleri yedikleri sırada çıkan
kargaşalar düğünün düzenini korumakla görevli olan tulumbacılar tarafından
yatıştırılırdı. Üst düzey davetliler, çanak yağmasını çadırlarından
seyrederlerdi.
HEPSİ TARİHE GEÇTİ Büyük düğünlerle ilgili bilgilere sadece
surnamelerde değil, bazı Peçevi ve Raşid gibi bazı tarih kitaplarında da
rastlanır. Son derece debdebeli ve tantanalı olan 'sur' geleneği bir yerde
sarayın halka inmesi ve sokaktaki insanı kucaklamasıdır. Binlerce halk
çocuğunun şenlikler sırasında sünnet ettirilmesi, halk için ziyafetler
verilmesi ve fakirlerin evlerine tepsilerle yemekler gönderilmesi de bu hedefe
yöneliktir.
150 DOKTORLU SARAY SÜNNETİ Osmanlı düğünlerinin en uzunu 1582'de 3.
Murad'ın oğlu 3. Mehmed için yapıldı ve 52 gün 52 gece devam eden şenlikler
surnamelerde gün gün anlatıldı. Bu surnamelerin en ünlüsü, devrin tanınmış
tarihçisi Gelibolulu Mustafa Ali'nin vermiş olduğu şiir şeklindeki eserdi.
'İntizam' adlı yazarın 3.
Murad'ın emriyle hazırladığı bir diğer Surname ise, Nakkaş Osman ve ekibi
tarafından 427'si halen elimizde bulunan 500 adet minyatürle süslendi. 1582
düğünü bu eser sayesinde törenleriyle, yemek sofralarıyla ve eğlencelerinin
bütün ayrıntılarıyla muhteşem bir kitap halinde bugüne ulaştı. Eser halen
Topkapı Sarayı Müzesi kitaplığında saklanıyor.
Kaynak:
http://arsiv.hurriyetim.com.tr/ozel/turk/99/10/18/ozehab/13oze.htm
* * *